Siz bilir misiniz dışlanmayı her adımda? Ben tattım o küçücük yürek burkuşlarımda. Dışarıya çıkmak mı? Nasıl bir şeydi unutmuşsum. İnsanlarla konuşmayalı çok olmuştu farkındayım. Bir gün birine bir şey sorduğumda cevap alamamanın üzüntüsünü bilenlerden olmanın acısını hala içimde taşıyorum ama bunu anlayamazsınız. Kimileri evde hoş sohbet yaparken kimileri de arkadaşlarıyla bir yerlerde buluşup uzun uzun gülüşleri, etrafındakileri takmazcasına haykırışlarını sanki yüzüme vururcasına yaptıklarından endişe duymuyorum. Biliyordum çünkü ne denli takılmamazlıklarımı. Bu yüzden ev olmuştu adresim, arkadaş olmuştu kendi kendine konuştuğum bu hoş sesim.
Delirmek üzereydim bunu yaşayan bilir. Bir psikologa gittim, anlattım derdimi tıpkı o temiz beyaz sayfalardaki incilerim gibi. Dinledi doktor, buldu kendince çareyi. İnsan içine çıkmak dedi. Ne yapabileceğimi bilmeden insan içine çıkmayı her zaman denesem de bu küçücük yüreğimle hep başarısız olmuştum bu arkadaş kafilesinde. Olsun yinede çıkmıştım mor salkımlı evimin karşı pencerelerine.
Birden karşıma güzel bir kız geçti masumdu yüzü ve işte dedim beni dışlamayacak bir portre. Yanına gittim ve yalnızlığımı paylaştım o çok tatlı şekerpareyle. Dinledi beni atmadı başından boş değildi artık bu çerçeve. Bir umut vardı içimin bazı köşelerinde. Artık gitme vaktiydi yine aynı ev aynı odaydı talihim. Ama bir daha görüşeceğimizin olasılığını bile sevdim ben düşüncelerimde. Ertesi gün karşı pencerede aynı kişi bu . sefer beni beklemekte. Yanına gittim usulca ürkütmek korkusuyla kendimce. Artık dün değildi konuşmalarımız bugün ve yarındı sevgimiz sevdalıklarımız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder